Tuesday | Nov 5 2024
October 21, 2024

Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Schmidt’in Tartışmalı Açıklamaları – Assist. Prof. Dr. Enes Turbić

Bosna Hersek Yüksek Temsilcisi Schmidt’in Tartışmalı Açıklamaları

Assist. Prof. Dr. Enes Turbić

Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü  

Bu yılki Bosna Hersek yerel seçimleri, son derece barışçıl bir ortamda gerçekleştirilmiştir. Bu seçimleri etkileyen unsurlar arasında, Bosna Hersek halklarının önde gelen siyasi liderlerinin sergilediği ılımlı söylemler ile Jablanica, Kreševo, Fojnica ve diğer belediyeleri etkileyen sel felaketleri sonucunda meydana gelen ciddi insani krizler yer almaktadır. Söz konusu olgular, seçim sürecinin barışçıl bir atmosferde geçmesine katkıda bulunmuş, toplumsal uzlaşı ve dayanışmanın önemini vurgulamıştır. Lakin seçimlerin ardından OHR (Türkçe: YTO, Boşnakça: Ured visokog predstavnika za BiH) Yüksek Temsilcisi Christian Schmidt’in yapmış olduğu açıklama, hem Bosna Hersek’in hem de eski Yugoslavya ülkelerinin kamuoyunu derinden sarsmıştır. Schmidt, birkaç gün önce yaptığı tartışmalı bir açıklamada, Bosna Hersek’in eski cumhurbaşkanı Alija Izetbegović’i, Srebrenica’daki soykırım ve 1992-1995 Bosna Savaşı sırasındaki çeşitli suçlardan hüküm giymiş bir savaş suçlusu olan Ratko Mladić’i benzer bir çerçevede değerlendirmiş gibi görünmektedir.

FACE TV’de yayınlanan bir televizyon programında Schmidt, söz konusu kişilerin resimlerinin tarih ders kitaplarına konulmasının uygun olmadığını ifade ederek, gelecek nesillerin tarihi figürleri eleştirel bir şekilde değerlendirmelerine olanak tanınması gerektiğini vurgulamıştır. Bahsi geçen tartışmalar, Sırp Cumhuriyeti entitesine (Boşnakça: entitet Republika srpska) ait ilkokul 9. sınıf tarih ders kitapları çerçevesinde sürdürülmektedir. Bu ders kitabı, anti-faşist ZAVNOBiH (Türkçe: Bosna Hersek Anti-faşist Devlet Ulusal Kurtuluş Konsey; Boşnakça: Zemaljsko antifašističko vijeće narodnog oslobođenja BiH) gibi Bosna Hersek halklarının ortak yaşamına ilişkin önemli olayları ve unsurları göz ardı ederken, Sırbistan, Karadağ ve Kosova’nın (Kosovada’ki Sırpların) tarihini detaylı bir şekilde aktarmaktadır. Özellikle Draža Mihailović’in Çetnik hareketinin partizan hareketinden ayırt edilmeden anti-faşist, ulusal bir hareket olarak sunulması eleştirilere neden olmuş, bu durum geniş çapta tartışmalara yol açmıştır. Ayrıca, ders kitabında 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşa ilişkin bilgilere de yer verilmektedir; ancak Mladić ve Karadžić’in savaş suçları kararları dahil olmak üzere, Sırpların savaş suçlarına özel bir vurgu yapılmaksızın, Sırplar, Boşnaklar, Hırvatlar ve uluslararası toplumun eşit derecede suçlu olduğu bir iç savaş olarak tanımlandığı gözlemlenmektedir. Bu tarihsel yaklaşımlar, Bosna Hersek devletine ait olmama duygusunu pekiştirirken, tüm halkların ortak değerlerini göz ardı ettiği gerekçesiyle eleştirilmiştir.

YT Schmidt’in birkaç gün önce yaptığı açıklama, Boşnak toplumunda belirgin ve yüksek sesli tepkilere yol açmıştır. Demokratik Hareket Partisi (SDA; Boşnakça: Stranka demokratske akcije), bu açıklamayı skandal olarak nitelendirerek, Boşnak liderin bir savaş suçlusu ile karşılaştırılmasının Boşnaklara ve Bosna yurtseverlerine karşı son derece saldırgan olduğunu vurgulamıştır. SDA, bu tür ifadelerin bölgede kalıcı barışın tesis edilmesinin temel unsurları olan adalet ve hakikate katkı sağlamadığını belirtmiştir. Ayrıca, AlijaIzetbegovićVakfı (Boşnakça: Fondacija Alija Izetbegović) yaptığı açıklamalarda bu duruma tepki göstererek, Izetbegović’in her zaman Bosna Hersek’in korunmasına adandığını, Schmidt’e Izetbegović’in otobiyografisinin hediye edilerek, rolünün ve tutumlarının daha iyi anlaşılmasının hedeflendiğini ifade etmiştir.

Bahsi geçen parti ve kurumun yanı sıra, Schmidt’in Izetbegović ile Mladić’in kıyaslanması nedeniyle fırtınalı tepkilere yol açan açıklaması hakkında çok sayıda Boşnak siyasetçi, aydın, kurum ve dernek seslerini yükseltmiştir. Bu tepkiler arasında, Schmidt’in açıklamasını sert bir dille kınayan Bosna Hersek Dışişleri Bakanı Elmedin Konaković de bulunmaktadır. SDA’nın siyasi faaliyetlerini sıkça eleştiren Narod i Pravda partisi (Boşnakça: NiP) başkanı Konaković, Schmidt’in Bosna Hersek Ordusu’nun (Boşnakça: Vojska RBiH) onurlu mücadelesini savaş suçlarıyla eşleştirmesine asla izin vermeyeceğini vurgulamıştır. Ayrıca, Izetbegović’in saldırganlığa karşı savunmanın sembolü olduğunu, vizyonunun ile mirasının korunması gerektiğini belirtmiştir.

Yeşil Bereliler Derneği (Boşnakça: Zelene Beretke) ise kamuyo duyurusunda bu açıklamadan duyduğu derin rahatsızlığı dile getirmiştir. Soykırım Kurbanları ve Tanıkları Derneği (Boşnakça: Udruženje žrtava i svjedoka genocida) Başkanı Murat Tahirović, Schmidt’in tarih konusundaki bilgisizliğinin tehlikeli olduğunu ifade ederek, eleştirilerini yöneltmiştir. Saraybosna Kantonu Anma Fonu müdürü (Boşnakça: Fond Memorijala Kantona Sarajevo) Ahmed Kulanić, Bosna Hersek Ordusu’nun ülkenin savunmasındaki rolüne dair tarihsel kanıtların açık olduğunu, Izetbegović’in hiçbir zaman savaş suçlarıyla suçlanmadığını belirtmiştir. Bunlara ek olarak, Bosna Hersek Cumhurbaşkanlığı üyesi ve sol görüşlü SDP partisi (Boşnakça: Socijaldemokratska partija) üyesi Denis Bećirović ile yakın zamanda yeni-Naprijed adlı- partiyi kuran Šemsudin Mehmedović de açıklama yaparak, Izetbegović’in mücadelesinin onurlu ve adil olduğunu ifade etmişlerdir. Boşnak Enstitüsü ve BZK gibi birçok kültürel ve akademik kurumdan da benzer tepkiler gelmiştir. İlginçtir ki; Boşnak halkının siyasi partileri ve figürleri, Izetbegović’in kurucusu olduğu SDA’nın politikalarını benimseyip benimsememelerinden bağımsız olarak, YT Schmidt’in yapmış olduğu bu açıklamaya yönelik memnuniyetsizliklerini açıkça dile getirmişlerdir.

Bu olaylar, Izetbegović’in Boşnak halkı üzerindeki etkisinin hâlâ belirgin olduğunu, mevcut siyasi bağlamda benzer çapta liderlerin bulunmadığını ortaya koymaktadır. Tepkilerin ardından OHR’dan yapılan bir açıklama ise geç kalınmış bir tepki olarak değerlendirilmektedir. 16 Ekim’de yapılan açıklamada, “Ratko Mladić hüküm giymiş bir savaş suçlusudur ve Srebrenica’daki soykırımın sorumlusudur. Öte yandan, Alija Izetbegović, barışın ve Dayton Barış Anlaşması’nın sağlanmasında önemli bir figürdür ve eylemleriyle birçok hayat kurtarmıştır” ifadelerine yer verilmiştir.

YT Schmidt’in Izetbegović ile Mladić’i neredeyse eşit oldukları yönündeki açıklamasına gerekçe bulmak son derece güçtür. Geçmişe dönüp baktığımızda, Mladić ile Izetbegović arasındaki karakter ve biyografik farklılıklar dikkatle incelendiğinde, aralarındaki temel farklar belirginleşmektedir. 1992-1995 Bosna Savaşı sırasında, kaynaklara göre toplamda 100.000 ila 110.000 kişinin hayatını kaybettiği öne sürülmektedir. Bu tahminler, hem askeri hem de sivil kayıpları kapsamakta, kurbanların çoğunluğunu Boşnak uyrukluların oluşturduğu belirtilmektedir. Saraybosna’daki Araştırma ve Belgeleme merkezinin verilerine göre, bu kurbanların yaklaşık %40’ı sivil olup, büyük bir kısmı Boşnaklardır.

Savaş, ayrıca 2 milyondan fazla insanın evlerini terk etmesine neden olarak kitlesel yer değiştirmelere yol açmıştır. Bosna Savaşı süresince, Mladić, Sırp Ordusu’nun (Sırpça: VRS) komutanı olarak önemli bir askeri figür olmuştur; özellikle 1425 gün süren Saraybosna kuşatması ve Srebrenica’daki gibi askeri operasyonlarda belirleyici bir rol oynamıştır. Emirleri ve stratejileri, sıklıkla şiddet ve insan hakları ihlalleriyle anılmakta, bu durum Mladić’i dönemin en çok tartışılan ve en fazla tepki çeken isimlerinden biri haline getirmiştir.

Bosna Savaşı sırasında -özellikle 1992 yılında- Mladić, Boşnak yerleşim yerlerine yönelik saldırıları içeren bir dizi emir yayınlamıştır. Saraybosna’yı kontrol altına almaya yönelik askeri planının bir parçası olarak, askeri birliklere Boşnak nüfusun yoğun olduğu bölgelere saldırı düzenleme emri vermiştir. Daha sonraki duruşmalarda delil olarak sunulan ifadeler ve belgeler, bu emirler arasında sivil halkı korkutmak ve panik yaratmak amacıyla yerleşim yerlerinin bombalanmasının da bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu durum, Mladić’in eylemlerinin hem stratejik hem de ahlaki açıdan son derece tartışmalı olduğunu göstermektedir.

Savaşın ardından Mladić, Lahey Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından soykırım, insanlığa karşı suçlar ve savaş suçları dahil olmak üzere bir dizi savaş suçuyla itham edilmiştir. Mladić, 2011 yılında Sırbistan’da yakalanana kadar on yılı aşkın bir süre boyunca adaletten kaçmayı başarmıştır. Davası, 2012 yılında başlamış, birkaç yıl devam etmiştir. Bu süreçte, Mladić’in askeri eylemleri ve savaş suçlarındaki sorumluluğu hakkında çok sayıda delil sunulmuştur. 22 Kasım 2017 tarihinde, Mladić, Srebrenica’daki soykırım ve diğer savaş suçlarından dolayı suçlu bulunmuş, ardından ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu mahkeme süreci, uluslararası adaletin sağlanması açısından önemli bir dönüm noktası teşkil etmekte, aynı zamanda savaşın getirdiği travmaların toplumsal bellekteki yerini de pekiştirmektedir.

Izetbegović, hayatını Bosna Hersek’in bağımsızlığı ve ulusal mücadelesine adayan önemli bir lider olarak öne çıkmaktadır. Hayati boyunca hem yurtiçinde hem de yurtdışında birçok ödül ve takdirle onurlandırılmış, bu sayede hem Batı’da hem de Doğu’da itibarlı bir konum kazanmıştır. Bosna Hersek Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olarak, Bosna Savaşı sürecinde ve sonrasındaki barış müzakerelerinde kritik bir rol oynamıştır. Izetbegović’in aldığı en önemli ödüller arasında şunlar yer almaktadır: 1993 yılında Kral Faysal Uluslararası İslam’a Hizmet Ödülü, 1995 yılında Washington’da ABD Demokrasi Merkezi tarafından verilen Demokrasinin Uluslararası Ödülü, aynı yıl Madrid Magazine El Mundo tarafından Dünyada Yılın Kişiliği ödülü, 1995 yılında Medineli Ali Hafız Osman Vakfı’ndan Yılın Düşünürü ödülü, 1996 yılında Bosna Hersek Tuzla Üniversitesi’nden Fahri Bilim Doktoru ünvanı, 1997 yılında Saraybosna Şehri 6 Nisan Ödülü, 1997 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarafından verilen Devlet Nişanı, 1997 yılında Riyad’da yer alan İmam Muhammed İbn Suud İslam Üniversitesi’nden Fahri Bilim Doktoru ünvanı, 1997 yılında Katar Devleti Nişanı, 1998 yılında Uluslararası Hümanist Birliği Altın Rozeti, 1998 yılında İstanbul Marmara Üniversitesi’nden Fahri Hukuk Doktorası, 2000 yılında Crans Montana Demokrasinin Gelişimi Forum Ödülü, 2001 yılında Birleşik Arap Emirlikleri’nde Yılın Kişisi ödülü, 2014 yılında- ölümünden sonra- Isa beg Ishaković ödülü, 2019 yılında ise Mostar’dan Barış Merkezi tarafından Mostar Köprüsü’nün Onursal İnşaatçısı – Barış Anıtı ödülü gibi pek çok prestijli ödül bulunmaktadır. Bu ödüller, Izetbegović’in Bosna Hersek’in ulusal kimliğinin inşasındaki katkısını ve uluslararası düzeydeki etkisini yansıtmaktadır.

Alija Izetbegović’in aldığı ödüller, önem derecesi bakımından farklılık gösterse de, tamamı onun Bosna Hersek tarihinin çalkantılı bir dönemindeki kilit rolünü ve etkisini yansıtmaktadır. Mladić ile Izetbegović arasındaki temel farkı belirleyen önemli bir diğer husus, Mladić’in Saraybosna’nın Pofalići semtinde sivil hedeflerin bombalanması emrini vermesi ve Srebrenica’daki soykırıma katılmasıdır. Savaş sırasında, yaklaşık 614 cami, 218 mescit, 69 mektep, 4 tekke, 37 türbe ve 405 diğer vakıf binası yıkılmış, bu binaların büyük bir kısmının Sırp Cumhuriyeti Ordusu (VRS) tarafından hedef alındığı kaydedilmiştir. Öte yandan, Izetbegović ve Bosna Hersek Hükümeti, savaş sırasında kiliselerin korunmasını sağlamayı amaçlamıştır.

OHR (YTO), bu duruma yönelik tepkilerini ortaya koyarak, durumu hafifletmeye çalışsa da, Bosna Hersek halkı, özellikle Boşnaklar, hâlâ tedirginlik yaşamaya devam etmektedir. Bu durum, Izetbegović’in Boşnak halkı nezdindeki itibarının hâlâ güçlü bir şekilde devam ettiğini, mevcut siyasi konjonktürden bağımsız olarak, tüm siyasi aktörlerin Izetbegović’e olan desteklerini beyan ettiklerini ortaya koymaktadır. Söz konusu destek, Bosna Hersek’in çok uluslu ve çok etnik gruptan oluşan bir topluluk olduğu Izetbegović’in fikrinin savunulması olarak değerlendirilebilir. Bu durum, Izetbegović’in halkın ortak kimliğinin ve amaçlarını sembolik bir temsilcisi olarak rolünü daha da pekiştirmektedir. Dolayısıyla, Izetbegović’in mirası ve etkisi, Bosna Hersek toplumunun hafızasında önemli bir yer edinmiş, bu bağlamda onun figürü, toplumsal birliğin ve direnişin simgesi olarak varlığını sürdürmüştür.

ABOUT THE AUTHORS

Publication Type

MORE ABOUT THESE TOPICS

MORE EXPERT OPINION 3 MORE ARTICLE EXPERT COMMENTARIES